Epeydir “alayım” diye zihnimin bir köşesinde duran bir
kitaptı. Bu hafta acil bir kitap siparişinin arasında ona da yer verdim. İlk okuduklarımdan
biri oldu, gelen kitapların içinde.
Kitap sade, mavi bir kapağa sahip. Sayfa sayısı az (44.
baskı, 144 sayfa). Okunuşu oldukça kolay ve rahat. Kısa kısa, çoğu zaman tek
sayfalık bölümlerden oluşuyor.
Yukarıda yazdığı gibi kitap tam 44 baskıya ulaşmış Şubat
2012’de. Her baskıda kaç kitap yayınlandı bilmiyorum ama yine de oldukça önemli
bir rakam bu. Tabi kitabın içeriği düşünülünce pek de şaşırmıyor insan. Öyle
güzel bir kitap. Neden derseniz…
Kitabın adından da anlaşılacağı gibi, kahramanı Peygamberimiz
ve çocuk olan, asrı saadetteki hemen her olay içerikte var. O dönemde
Peygamberimiz ve çocukların ilişkisi nasıldı, neler yaşanmıştı diye merak
ediyorsanız bu kaynak derli toplu biçimde size hepsini sunuyor.
Kitap akademik bir çalışmadan ziyade, tatlı bir sohbeti
andırıyor. Yine de alıntılanan her olayın kaynağı zikredilmiş. Bu açıdan
elinizdeki eserin sağlam, güvenilir bir kaynak olduğunu da biliyorsunuz.
Bununla beraber sadece çocuklar ve Peygamberimizle ilgili olayları değil
yazarın bu olaylar neticesinde dile getirdiği bazı yorumlar, göndermeler,
işaretler de mevcut. Ben asıl o noktaların da kitaba zenginlik kattığını ve bu
tür diğer çalışmalardan ayırdığını düşünüyorum. Yazarın bu katkıları ve üslubu,
hem sizi sıcak bir sohbet ortamında hissettiriyor hem de romantikliğe
kapılmadan, gerçekten hadise üzerine düşünmenizi, dersler çıkarmanızı sağlıyor.
Sadece tarihsel bir metin değil de, ete kemiğe bürünmüş bir davranış, bir görüş
buluyorsunuz kitapta. Farkındalık kazanıyorsunuz.
Mesela sadaka hurmalardan almaması için torunu Hz. Hasan’ı
bakışlarıyla uyarız Peygamberimiz. Çoğu Türk insanın hatırına, gözlerini
ağartmış, belertmiş bir ifade geliyor olabilir mi? Yazar ise burada bize şu
uyarıyı yapıyor: Bakışla eğitim için çocuğa her zaman sevgiyle bakmak gerekir
ki, çocuk bakışın değiştiğini fark edebilsin.
Her zaman kendisine olumsuz bakılmaya ya da bağırılıp
azarlanmaya alışmış bir çocuk bakışla eğitilemez.
Çünkü o çocuğun şahsiyeti, yara almıştır. Hırpalanmıştır. Yaralı
bir şahsiyet eğitim tedavisine zor cevap verir.
Büyükleri tarafından şahsiyeti hiç zedelenmemiş bir çocuğa,
bakışla eğitim yeterli olabilmektedir.
Yazar başka bir bölümde doğan çocukların cinsiyetine değil
de, “yaratılışın tam” olmasına dikkat ettiğini bildiriyor, Peygamber
Efendimizin. Güzel haber sonrası da Rabbine şükrediyor elbet Alemlerin
Efendisi. “Belki de unuttuğumuz bu teşekkürleri, çocuklarımızdan göremediğimiz
teşekkürlerle hayatımızda yaşarız. Eksik olan kulluğumuz çocuğumuzdaki eksik
eğitimle çıkar ortaya.” Diye ekliyor yazar.
Kitabın Adı: Peygamberimiz Çocuklara Nasıl Davranırdı?
Yazan: Nuriye Çeleğen
Yayınevi: Nesil, 2012, 144 sayfa
Rabia Gülcan Kardaş yazdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder