12 Haziran 2014 Perşembe

Sokak Oyunları









Kitapların Hikayesi: Yüzlerce Oyunu Nasıl Derledim



.
Yılların emeği oyun kitaplarının ilk beşi yayınlandı. KÜLTÜR AŞ tarafından yayınlanan kitapların isimleri şöyle: Taş Oyunları, Kumsal Oyunları, Top Oyunları, İp-Mendil Oyunları, Kelime Oyunları.
İlk olarak CNR Kitap Fuarında beğeniye sunulan kitaplar, İstanbul Kitapçısı satış noktalarından ve e-satış sitelerinden elde edilebilecek. 32’şer sayfalık beş kitapta yaklaşık yüz oyunun nasıl oynanacağı resim ve metin olarak anlatılıyor.
Kitaplarda yer alan oyunların ilgi göreceğinden şüphem yoktu ama kitapların yazılma hikâyesinin bu denli merak konusu olacağını düşünmemiştim. Birçok insan kitapların yazılma hikâyesini merak ediyor; yazmaya hangi gerekçeyle başladığım, yazdığım oyunları çocukluğumda oynayıp oynamadığım soruluyor. Arşivimdeki oyun sayısının 500’ü, 600’ü aştığını duyanların soruları daha da artıyor.


Oyunları derlemeye 1999’da başladım
Oyunların derlenme gerekçesi ve hikâyesine duyulan merakın hoşuma gittiğini söylemeliyim. Bu hem oyunlar için hem de çocuklar için umut verici. Benim için de hoş bir keyif. Bu vesileyle oyunların yazılma hikâyesini kısaca paylaşmak istiyorum.
Oyunları derlemeye 1998 veya 99 yılında başladığımı hatırlıyorum. Kızlarımın (Behiye Betül ve Hilye Melis) henüz iki-üç yaşında olduğu dönemler. Temel amacım, büyümekte olan kızlarıma oyun öğretme ve onlarla birlikte oyun oynama isteği. Sonraki yıllar unutulsa da, her babanın içinde olan bir hevestir bu.
Oyunları yazmaya kişisel bir heyecanla başlamıştım ama toplumda sıkça duyduğum “Eski oyunlar unutuluyor.” şeklindeki yakınmalar, bireysel çabamın toplumsal bir amaca dönüşmesini sağladı.
Öğretmen olan eşim 2000 yılında başörtüsü gerekçe gösterilerek memuriyetten men edilmişti. Fazlasıyla boş vakti oluyordu. Elinden geldiğince oyunların derlenmesine o da yardım etti. Sağ olsun, kitaplarda, Vildan Hanımın çok emeği var.

Türkiye’nin her yerinden 600’den fazla oyun
Oyunları önce isim olarak yazmaya başladım. Elli, yüz, iki yüz derken, henüz işin başında, listedeki oyun sayısı akıl almaz şekilde artmıştı. Benim için de şaşırtıcıydı bu. Oyunların ismini liste şeklinde biriktirirken, metinlerini de yazmaya başlamıştım.
Önce kendi çocukluğumdaki oyunları yazdım. Yazdıkça, çocukluğumun ne denli iyi geçtiğini anlıyordum. “Ne kadar da çok oyun biliyor muşum” demekten kendimi alamıyordum. Üstelik ilkokuldan sonra İstanbul’a okumaya gelmiş bir çocuktum ben. Olsun, oyunlar bitmemişti. Kursta, yurtta, sınıfta, bahçede, koridorda oynamaya devam etmiştik. Memleketin her köşesinden gelen arkadaşlarımızdan yenilerini de öğrenmiştim. Oyunlar artmış, eksilmemişti.

Oyunların kaçını kendim oynadım
Kitaplarda yer alan oyunların çoğu kendi çocukluk hatıralarıma dayanıyor. Bazı oyunları başkalarını dinleyerek derledim. Dedeleri, nineleri, anneleri, çocukları dinledim. Eksik hatırladıklarımı annemden, ağabeyimden, büyüklerimden tamamladım. Bazı oyunlara akademik araştırmalarda, bazılarına da hemşeri derneklerine ait kaynaklarda rastladım.
Ne zaman seyahate çıksam gözüm sokaklarda, oyun oynayan çocuklarda oldu. Elime ne zaman yöresel bir kaynak geçse yerel çocuk oyunlarını anlatan sayfalara baktım.
Yine de şunu söyleyebilirim. Arşivimde bulunan 600’den fazla oyunun hiç değilse 200’ünü oynamışımdır.

Oyunlar kitaplaşıyor
Oyunları bir an önce kitaplaştırmak istiyordum. Bir türlü olmuyordu. Bir ara hevesim iyice kaçtı. Yazmaya ara verdiğim zamanlar oldu. Yazdıklarımın kaybolmasından da korkuyordum. Onun için defalarca kopyaladım, çıkış adım, birden farklı e-postada sakladım. Gözüm gibi bakıyordum. Arada sırada yeni oyunlar ekleyerek listemi zenginleştirdim sürekli.
Kitapların yayınlanmasıyla ilgili teklif gelince tereddütsüz evet dedim. Müthiş şekilde heyecanlanmıştım. Hemen işe başladık. Oyunları, oynandığı mekâna veya oyun araç-gerecine göre gruplandırdım. 20’ye yakın kitap çıkarabilecektik. Metinleri yeniden yazdım. Tashih, resimleme, tasarım, baskı derken şimdi ilk beş kitap okuyucuyla buluştu. Hayırlı olsun. Kitapların yayınlanmasında onlarca kişinin emeği var, katkısı olan herkese teşekkür ederim.

Oyunlar yeniden oynanacak mı?
“Çocuklar artık seksek, üçtaş, birdirbir, misket, çelik-çomak oynamıyor. Sevmiyorlar eski oyunları. Varsa yoksa bilgisayar ve internet oyunları.” şeklinde başlayan yakınmaları büyüklerin suç bastırma çabası olarak görüyorum.
Ben, oyunların yeniden yaygınlaşacağına inanıyorum. Bunun nasıl olacağını CNR Fuarındaki söyleşide anne-babalar, öğretmenler ve çocuklarla biraz konuşabildik.
Çözüm mümkün; konuşmalıyız, tartışmalıyız. Hem analiz hem de çözüm noktasında söyleyeceklerim var. Kadınlar ve öğretmenlerin  bu konuda yapabileceği çok şey var. İnşallah önümüzdeki günlerde bunları konuşacak zamanımız ve zeminimiz olur. 
Altını çizerek yeniden yazayım. Oyunların yeniden yaygınlaşması ve çocuklarımızın oyunu olması gerçekten mümkün, gerçekten kolay. Çözümü konuşalım.
Kitaplara İstanbul Kitapçısından ulaşabilirsiniz. http://www.istanbulkitapcisi.com/magaza/prddet.php?pid=576

 Kaynak: http://erolerdogan.com.tr/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails